Eski Yunan müziği mitolojinin egemen olduğu Yunan yarımadası ve Girit adasında İ.Ö. 1400 yılına dek uzanır. O çağlardan ulaşan inançlara göre; Hermes, Hiyagnis ve Marsiyas "Lir" (Kelis) dediğimiz çalgıyla tek ve çift ilkel zurnanın (Aulos) yaratıcısıydı, Orfeus şarkıcıların en eskisiydi ve geleneksel ezginin (Nomoi) bulucusuydu.
İ.Ö. 8. ve 7. yüzyıllarda Yunan müziği üç yerde gelişim gösterdi: Bunlardan biri, gezgin şarkıcıların büyük mızraplı çalgı (Kitara) eşliğinde söyledikleri, tanrılar ve yiğitleri konu almış destanlar; ikincisi, Pan flütü (Sirinks) eşliğindeki kır müziği ve dansları; üçüncüsü dinsel törenler, düğün ve cenazelerde toplu olarak söylenen şarkılar.
İ.Ö. 7. yüzyılda profesyonem çalgıcıların halk konularını söyledikleri görülür. Bu şarkılar "Lir" eşliğinde söyleniyordu ve günümüzde de kullanılan, duygusal anlamına gelen "lirik" deyimi burdan doğmuştu.
İ.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda "lirik sanat" Eskilos, Sofokles, Oyripides ve Aristofanes gibi yazar-müzikçilerin yazdığı klasik oyunlarla eridi, kayboldu. Müzik eşliksiz ya da (Aulos) ve (Lir) eşliğinde koro parçalarıydı, bu topluluk sahnede yorum ve haberleşme amacıyla kullanılıyordu. Dans (orkesis) sahne önündeki bir alanda (orkestra) yapılıyordu. Orkestra deyimi ilk İtalyan operalarıyla sahne önünde enstrüman grubunun yer aldığı çukur için kullanıldı.
Müzik sanatı günümüzdeki anlamından yoksundu ve eski Yunanlılar bu sanatı ilkel toplumlar gibi benimsemişlerdi. Müzik (Mousike) duygusal ve ruhsal bir genel eğitim sanatıydı, beden eğitiminin (Gimnopedia) yanındaydı, her ikisi de Yunan eğitiminin temelini oluşturuyordu. Platon müziğin bu önemini vurgulamış ve prensiplerin (Noumena) yalın doğa belirtisi (Fenomena) yanında müzikle soyutlanabileceğini söylemişti.
Yunan gamları yukarıdan aşağı inici gamlardaki dört seslik diziye (Tetrakord) dayanıyordu. Bu sistemin dört telli "Lir"den kaynaklandığı düşünülüyor. Grubun en alt ve en üst sesleri "dörtlü"yü verir. İki iç ses esnektir, aralık türlerini soy (Genus) sağlar. Dört seslerin ortak birleşimiyle yedi sesli dizi (armoniai) doğar.
Pitagoras (İ.Ö. 585-479) Yunan müzik kuramının kurucusudur ve bir kutu üzerine gerdiği tek bir telin (Monokord) titreşimiyle ses düzeninin temel aralıklarını saptamıştır. Mezopotamya ve Mısır'daki öğretmenlerinden edindiği bilgi sayesinde Pitagoras, kendisi ve öğrencileri müzik ve matematiğin beraberliğiyle Batı Düşün sistemi üzerinde derin etkiler yapan bir (Kozmologya) görüşünü savunmuşlardır.
Yunan müzik teorisinden Ortaçağ'da Romalı bilgin Boethius ve Araplar yararlanmışlardır. Eski Yunanlıların nasıl bir müzik yaptıklarına dair örnekler çok az bulunuyor. Notaların sayısı ise on beşi aşmıyor.
Ana Sayfaya Dönüş