Bazı uzmanlar, müzik tarihini başlangıçtan batı sanat müziğindeki çok yönlü doruklaşmaya dek sürekli bir gelişim çizgisi gibi yorumlamaya eğilim göstermişlerdir. İlkel toplulukların müziğini incelersek bu eğilimin pek de doğru olmadığını, örneğin Afrika'daki "Pigme" soyunun ilkel kültüre karşın çok karışık bir müzik tekniği geliştirdiğini gözlemleriz.
Müziğin doğuşu konusunda çeşitli varsayımlar öne sürülmüştür. Ünlü doğa bilgini Charles Darwin, şarkının hayvan ulumalarının taklidi olarak başladığını öne sürmüştür. İçlerinde 19. yüzyılın ünlü orkestra şefi Hans von Bülov'nun da bulunduğu bazı kimseler, ağırlığı"ritm"e vermişler; doğuşu, bedensel çalışmayı kolaylaştıran "ritmik" seslere dayandırmışlardır. Gene bir başka varsayım müziğin doğuşunu konuşmayla beraber almış, her ikisini de sesli anlaşmada tek çare olarak görmüştür.
İlk "gam" toplu şarkı söyleyişlerdeki gibi "dörtlü" ve "beşli"leri birleştiren, aralıklardan oluşan "ses toplamları" idi. Bu gruplar değişik tonlarda söylendiğinde beş ya da yedi perdeli diziler doğuyordu. Pentatonik (beş perdeli) dizilere Çin, Kelt, Eskimo ve bazı Afrika kabilelerinde rastlanıyor ve büyük ihtimalle "Taş Devri"nin ilk dönemlerine uzandığı sanılıyor.
İlkel koro parçalarında erkek ya da kadın şarkıcı, partisini başkalarıyla aynı biçimde değil, bazen kendi anlayışına göre söylüyordu. Böylece polifoninin (çok seslilik) ilk adımı olan heterofoni (değişik seslendiri) doğuyordu. Afrika ve Malaya yarımadasındaki ilkel toplumlarda çok gelişmiş polifoniye, söyledikleri "Kanon" ve "Hocquetus"larda rastlanıyor. (Kanon'da sesler birbiri ardına aynı melodiyi söylerken, Hocquetus'larda her şarkıcı melodinin bir notasını söyler.) Bu tür şarkılar "soru-yanıt" prensibini getirmiş, bu prensip "koro-solist" ilişkisinin ön biçimini hazırlamıştır.
İlk çağlarda kullanılan gereçler müzik dışıydı: Avcıların yayı, ilerde "yaylı çalgılar"ın yolunu açacak, toprak kap-kacak, "vurmalı çalgılar"ın ilk örnekleri sayılacaktı. Şarkı ve danslara eşlik amacıyla vurmalı çalgılar daha önce bulunacak, "melodi çalgıları" flütle beraber cilalı taş devrinde ortaya çıkacaktı.
Ana Sayfaya Dönüş