Ortaçağ ve Rönesans


   Ortaçağ ve Rönesans beraberce Avrupa tarihinde bin yıllık bir zaman dilimini kapsar; Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden "yeniçağlar"ın başlangıcına dek... Batı sanat müziğinin temel kural ve kuramları işte bu uzun dönemde doğmuştur.

Çok Sesliliğe Yöneliş

   9. yüzyılda gelişmeye başlayarak Rönesans'ta doruğa ulaşan üslup "vokal- çokseslilik"tir. Müzik yönünden eşdeğerli seslerin kendi başlarına hareketi sık bir tıı örgüsü oluşturuyordu. Uzun zamandan beri tek sese alışmış kulakların başka başka seslerin belirli bir düzenle birleşmesindeki inceliklere alışması kolay olmadı.

   Çoksesliliğin beste tekniği "kontrapunta"ya dayanıyordu. Bu kavram eski dönemlerde iki sesliliğe, notaya karşı notaya uzanıyordu. Bu tür müziğin kökeni Yunan ve Yahudi kaynaklarına dayanan ve "Gregor Şarkısı" denen eşliksiz bir türdü. 6. yüzyılda Papa Gregor tarafından ortaya atılan müzik kültürü günümüzde de "Katolik Kilisesi" şarkısının temelidir.

   9. yüzyılda, belki de daha önceleri başlayan "Gregor Şarkısı" bir "koral ezgi"ye belli aralıklarla eşlik etmeye dayanır. İlkel orgların eşit aralıklara sahip olması nedeniyle bu tekniğe "organum" denmişti. Bunu izleyen adım "organum"un armonik açıdan zenginleştirilmesi oldu. Bu gelişimin "din dışı" müzikten doğduğu kuşkusuzdu. Esas melodi (Cantus) üzerinde özgürce kıpırdayan çoğu kez doğaçtan bir başka ses (Diskantus) duyuluyordu.

Ana Sayfaya Dönüş